Adilcevaz ilçe merkezinin batı kısmında olan kalenin kuruluş tarihiyle ilgili değişik görüşler vardır.
Kale, Urartular döneminde inşa edilmiş olup bugün de çok silik Urartu izlerine sahiptir. Daha sonra Roma, Bizans ve İslâm dönemini geçiren kalenin, Selçuklular döneminde yeniden tahkim ve iskân edilmiş olduğu batı ucundaki kitabeden ve tarihî bilgilerden anlaşılmaktadır. Kalenin diğer bir kitâbesi Ahlat yolu üzerinde bulunan kapısının sol tarafında yer almaktadır. Kitabede Sultan Cihan Şah adı belirgin olarak okunmaktadır. Bu da daha sonraki dönemlerde kısmen tamir gördüğünü göstermektedir.
Adilcevaz’ın batısında, Van Gölü kenarında sarp kayalar üzerine kesme taşla inşa edilmiş olan kale, iç ve dış sur olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir. Çok sayıda kulenin desteklediği kale surları, doğuda göl kenarından başlayarak kademeli olarak güneyde uzanan yalçın kayalar üzerinde devam etmektedir. Nihayet kuzey ve batıda derin uçurumlar oluşturan kayaların üzerinde devam eden surlar bu haliyle yu¬varlaktan kareye doğru uzunca bir plân oluşturur. Kalenin göle taraf surları harap olmuş ve bir bölümü su altında kalmıştır. Kalenin üç kapısı vardır. Ahlat kapısı güneye, Erciş kapısı doğuya ve Uğur kapısı kuzeye açılmaktadır. Ahlat kapısının bulunduğu kısım kalenin en eski tarafıdır. Çünkü kapının kuzeyinde siyah bazalt taşından çivi yazılı bir kitabe vardır. Diğer tarafları Selçuklu ve daha sonraki dönemlere aittir.