Manastırın Kef Kalesi'ne yakın konumu, eski bir Urartu mabedinden süregelmeden kaynaklanabilir. Urartu kökenli oldukları kesin olan iri bazalt bloklara Manastırın temellerinde rastlanmaktadır, ancak bunların Kef Kalesi'nden getirtme mi yoksa manastırın bulunduğu yere ait mi olduğunu saptamak güçtür.
Bu Manastırın planı kare içinde haç planının bir türevidir. Ancak batı destekleri her zamanki duvar veya kalın sütunlar değil, bağımsız duran kolonlardır.
En yakın benzer örneklere, orta Bizans dönemi (M.S. 12.-14. yüzyıllar) Yunanistan ve batı Anadolu kiliselerinde rastlanılır. Bu planın 300 yıl sonra Adilcevaz'da nasıl yeniden belirdiği açıklanamamıştır. Bunun yanıtı muhtemelen bağlantı olmadığıdır ve bu Manastırın tasarımı kısmen yenilikçilik, kısmen daha geleneksel planlardan türetme ve de kısmen yakındaki İslami yapılardan etkilenme ile şekil almıştır.
Tasarımın diğer ayrıntıları şöyledir: apsis, neften biraz yüksektir ve tek bir pencereyle aydınlatılır. Manastırın kollarının hafif sivri kemerleri vardır. Kubbenin alnı, içten çember, dıştan sekizgen olup dört küçük pencereye sahiptir. Kubbe yarım küredir ve tepesi piramittir. Dışta, alnın dibinden nefin çatısına geçiş, İslami kümbetlerde olduğu gibi üçgenlerle yapılmıştır. Manastır iyi ışık alır. Alın ve apsisteki pencerelerin yanı sıra Manastırın kuzey ve güney kollarında geniş pencereler vardır. Manastırın girişi üzerinde de üst üste iki pencere vardır. Manastırda fresk yoktur. Süs unsuru olarak sadece oyma vardır.
Normal bir jamatun ve ana bölüm ile batı kısmının arasında herhangi bir kapının olmayışı, bu Manastırda diğer manastırlara kıyasla farklı merasimlerin yer aldığına işarettir. Bunun nedeni belki de şifai eşyalara dayandırılabilir. Çok sayıda ziyaretçinin akını, belki de tipik bir jamatunu gereksiz kılmıştır.